
Poseidon’la Medusa’nın Oğlu Kanatlı At Pegasus’un Hikayesi
Yunan mitolojisinde kanatlı at olarak bilinen Pegasus’un hikayesi de en az görüntüsü kadar ilginç. Mitolojinin karışık ve masalsı dünyasında kendine has özel bir yeri olan Pegasus, Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı Poseidon ile yılan saçlı Gorgon Medusa’nın oğludur.
Perseus tarafından başı kesilerek öldürülen Medusa’nın gövdesinden doğduğu anlatılır.
Zamanında güzeller güzeli bir Lybian prensesi olan Gorgon Medusa, Athena tapınağında deniz tanrısı Poseidon tarafından baştan çıkarılır. Bunun cezasını Tanrıça Athena tarafından bir canavara dönüştürülmekle öder.
Athena’nın gazabına uğrayan bu canavarın saçları yılan demetlerinden oluşur ve göz göze geldiği herkesi taşa dönüştürür. Yine efsaneye göre Pegasus’la birlikte kardeşi Chrysaor da dünyaya gelmiştir.
Dudak uçuklatan güzellikte olan Pegasus, Yunanistan’daki Helicon Dağı zirvesinde yaşıyordu. Bir Yunan kahramanı olan Bellerophontes, Pegasus’a binerek tanrıların dağı Olimpos’a uçmayı denedi.
Zeus bunu öğrenince Pegasus’u ısırması için at sineği gönderdi. Sinek tarafından ısırılan Pegasus yüzünden dengesini yitiren Bellerophon dünyaya geri dönmek zorunda kaldı.
Tek başına kalan Pegasus uçmaya devam etti ve Olympos’taki Zeus’un yanına ulaştı. O günden beri de Zeus’un atribüsü olan yıldırımları taşıdığı söylenir.
Son derece nazik, ince ruhlu, saf ve iyi kalpli bir yaratık olan kanatlı at Pegasus, oldukça yardımseverdi. Tanrı Zeus onu sunduğu hizmet, sadakat ve iyi niyetinin karşılığı olarak takımyıldız haline getirdi ve ölümsüz kıldı.
Rönesans dönemine kadar Ortaçağ’dan gelen bilgeliği sembolize eden Pegasus daha sonraki yıllarda şairlere ilham veren bir kaynak olarak 19. yüzyıl şiiriyle de ilişkilendirilmiştir.
Mite göre Helicon Dağı’nda bulunan Hippocrene pınarı Pegasus’un ayağını yere vurmasıyla meydana gelir ve bu da bilgelikten ilham kaynağı olmaya giden değişimi yaratır. Bu yüzdendir ki “şiirsel esin” denildiğinde akla o gelir.
Türk mitolojisindeki adı “Tulpar” olan Pegasus, Ocyrrhoe ile evlenir. Bu evlilikten doğan tüm çocuklar kanatlı atların soyunu başlatmış olur.
Bir başka efsaneye göre ise Medusa’nın kesilen kafasından akan kanlar deniz köpüğü ile karışınca Pegasus doğar. Kardeşi Chrysaor’un da bu şekilde doğduğu söylenir.
Bu efsaneye göre Poseidon, Medusa’yı baştan çıkarmaya çalışırken at formunu aldığından, Pegasus’un da at olarak dünyaya geldiği savlanır.
Bir başka versiyonda ise tanrıça Athena’nın Pegasus’u ehlileştirip, sevgilisi Andromeda’ya yardım etmesi için Perseus’a verdiği söylenir.
Pegasus ölene dek Olympos Dağı’nda yaşamış ve tarihsel süreçte sanatçılara esin kaynağı olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda İngiliz Hava Kuvvetleri’nin amblemi olarak Bellerophon ve Pegasus figürleri kullanılmıştır.
İşte Yunan mitolojisinde önemli bir yeri olan bu kanatlı at figürü Pegasus’un gümüş, siyah, eskitme form ve beyaz olmak üzere dört ayrı versiyon örneğini Müzedenal.com sitesinde görebilir ve yaşam alanlarınızda antik çağ esintilerini hissetmek için satın alabilirsiniz.
Hitit Kralı Şuppiluliuma’nın Gizemini Keşfedin!
İri gözleriyle şaşkın ve meraklı bir ifadeyle bakan, bir elinde mızrak bir elinde başak tutan Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’nın heykeli 2013 yılında Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Tell Tayinat höyüğünde yapılan kazılarda gün ışığına çıkarıldığında gizemi de peşi sıra geldi.
Toprağın altındaki bu 3 bin yıllık gizem, 1.5 metrelik boyu, 1.5 ton ağırlığındaki gövdesi ve o dönemi yansıtan özellikleriyle şimdiki zamana uyandığında tarih severleri de büyük bir heyecana sevk etti.
Sırtında künyesi yazılı olan heykel, kendi döneminin en güçlü kralı olan Şuppiluliuma’nın fiziksel özellikleri ile ilgili de ipuçları veriyordu.
Toprak ve Bereket Tanrıçası Kybele’nin İlginç Hikayesi
Anadolu uygarlıklarının kült figürlerinden birisi olan “ana tanrıça” doğurganlık ve bereketi simgeleyen karakteristiği ile binlerce yıl sonra bile zihinlerde var olmaya devam ediyor.
Anadolu’da Kubaba olarak anılan bu tanrıça Frigya’da Kybele adını alıyor ve temelde aynı noktayı işaret ediyor; yaşamın içine dişil enerjisini yayan, güçlü ve dirayetli kadın formu.
Frigya’da ana tanrıça olan Kibele’ye dağ doruklarında tapılırdı. Magna mater yani tanrıların anası olarak dillendirilen Tanrıça Kybele doğa ile bütünleşmiş bir ana tanrıçadır. Bu ana tanrıça kültü Anadolu coğrafyasında İ.Ö 6500 yıllarına kadar gitmektedir.